Geçtiğimiz ay, 19–21 Eylül tarihlerinde Afyonkarahisar’da 7. Gastronomi ve Turizm Festivali gerçekleştirildi. Festival öncesinde dernek tarafından ilan verilebilen, fatura düzenleyebilen gazete, haber sitesi ve radyo gibi vergi mükellefi basın kuruluşlarına ilan dağıtıldı; ödemeler ve bütçe de Afyonkarahisar Profesyonel Aşçılar Derneği tarafından açıkça belirlendi. Herkes işi yaptı: ilanlar yayımlandı, haberler servis edildi, faturalar kesildi. Taşın altına elini koyan basın emekçileri görevini yerine getirdi.
Fakat iş parayı tahsil etmeye gelince tablo değişti. Dernek Başkanı Hamza Kalkan, valinin konuşmasını bahane ederek ilan karşılığı ödemelerden vazgeçme kararı aldı. Gerekçe: festivalden elde edilen gelirlerin bu yıl Gazze’ye gönderilmesi gerektiği yönündeki konuşmaymış. Ne var ki Vali Kübra Güran Yiğitbaşı’nın konuşmasında kasıtlanan; festivalin stant ücretleri ve farklı gelir kalemlerinden elde edilen payların bağışlanmasıydı — ilanlara ayrılan reklam bütçesi asla konuşulmadı.
İşin en garip kısmı bu bahane, dernek yönetimi tarafından basın emekçilerinin alın terine kalkan olarak kullanıldı. Festivalde ağırlanan yerli ve yabancı şeflerin, sunucuların, konukların ödemeleri yapıldı; peki ya gazeteci, radyo, haber sitesi? Onların faturaları duruyor. İlanı alıp yayınlayanların emeği, “valinin konuşması” kisvesi altında görmezden gelinemez.
Bu mesele, vicdani bir sorumluluk olduğu kadar hukuki bir sorundur da. Elimizde yapılan yazışmalar, sözleşmeler ve faturalar mevcut; şahitler var. Basının hakkı gasbedilirse, hukuki yollara başvurulacağı açıktır. Birkaç kuruşluk reklam bedelini ödememekte ısrar, kısa vadede tasarruf gibi görünse de uzun vadede çok daha ağır manevi ve maddi sonuçlar doğuracaktır. Üstelik bu tavır, yerel basınla kurulan güveni de sarsar.
Sayın Hamza Kalkan, Vali Hanım’ın konuşmasını işinize geldiği gibi çarpıtmayın: “Festival gelirleri bağışlansın” denildiğinde kast edilen, festival kapsamında toplanacak stant ve etkinlik gelirleridir; basına ayrılan ilan ücretleri değil. Belediyenin veya valiliğin bağış kararı varsa; o ayrı bir mekanizma gerektirir ve bunun duyurusu, şeffaf bir şekilde yapılmalıydı — basın kuruluşlarının hakları saklı kalmak kaydıyla.
Bu işleri “Valiliğe, belediyeye atarım” diyerek kapatamazsınız. Emeğe saygı göstermek, verilen sözün arkasında durmak demokratik bir gerekliliktir. Gazetecilik, kamusal denetimin vazgeçilmez unsurudur; görevini yapanın emeğini gasp etmek hem ahlaki hem de hukuki açıdan yanlıştır.
Son söz: Eğer hala ödeme yapılmazsa hukuki süreç başlar; kamuoyu da bu tablonun farkında. Su ısınıyor, kaynamaya başladığında iş işten geçmiş olacak. Bu işin pimi çekildi — artık tek kurtuluşu, derhal adımı atıp meseleyi kötüleşmeden çözmektir.
İsmail Öğeday
Yorumlar
Kalan Karakter: