Son günlerde Taşoluk’ta yaşanan kil madeni girişimini artık bilmeyen kalmadı. Gecenin ilerleyen saatlerinde sessiz sedasız beldeye giren iş makineleri, halkın dikkati ve cesareti sayesinde fark edildi. Ve o gece Taşoluklular beldeyi yalnız bırakmayarak doğasına, toprağına, yeşiline yönelen tahribata razı olmadı… Direndi. Tepki gösterdi. Maden şirketini beldeden çıkardı.
Evet, maden şirketini Taşoluk’tan halk çıkardı. Taşoluk halkı, halkın iradesinin üzerinde hiçbir gücün olmadığını bir kez daha gösterdi. Ne yazık ki bu ülkenin birçok yerinde olduğu gibi yine halk, kendi toprağını kendi iradesiyle savunmak zorunda kaldı.
Peki, o gecenin ardından ne oldu?
MHP’li belediye başkanı hariç hemen herkes, iktidarıyla muhalefetiyle, il başkanlarıyla, milletvekilleriyle “Taşoluk halkının yanındayız” açıklamaları yaptı. Sosyal medya mesajları ardı ardına geldi. Herkes Taşoluk’un yanındaydı… Kâğıt üzerinde.
Ancak dün MHP kanadı sessizliğini bozdu. MHP Sinanpaşa İlçe Başkanı Fevzi Can ile MHP’li Taşoluk Belediye Başkanı Bilgin Özen açıklama yaptı. Açıklamalarda sürecin, MHP Milletvekili Mehmet Taytak ve İl Başkanı Ahmet Kahveci ile birlikte yürütüldüğü belirtildi. Ve şu cümle kamuoyunda yankı buldu:
“Hiç kimse bu iradeden kendine siyasi çıkar üretmeye kalkmasın.”
Güzel bir cümle…
Ama insanın aklına şu eski söz geliyor:
“Suçu geline etmişler, kimse güvey girmemiş.”
Şimdi sormak zorundayız:
Madem herkes Taşoluk halkının yanındaydı,
Madem “milletin kabul etmediği hiçbir karar onay alamazdı”,
O hâlde bu maden şirketine kim, ne zaman, nasıl onay verdi?
Eğer halk o gece direniş göstermeseydi,
Eğer Taşoluklu vatandaşlar traktörüyle, bedeniyle o yolu kesmeseydi,
Bugün kim çıkıp “halkın yanındayız” diyecekti?
Gerçek şudur:
Taşoluk’ta önce karar alındı, sonra halk uyandırıldı.
Önce izin verildi, sonra “yanındayız” denildi.
Önce sessizlik vardı, sonra açıklamalar geldi.
Ve yine her zamanki gibi asıl yük vatandaşa kaldı.
Taşoluk bu süreçte şunu açıkça gösterdi:
Bu belde yalnızca toprağıyla değil, iradesiyle de güçlüdür.
Taşoluk halkı, “olup bittilere” boyun eğmeyeceğini bir kez daha ilan etmiştir.
Ama sorular hâlâ ortada duruyor:
Bu izinler nasıl verildi?
Kimler süreci başlattı?
Kimler görmezden geldi?
Ve en önemlisi:
Halk direnmeseydi bugün konuşacak bir Taşoluk kalacak mıydı?
Bir film çekilse…
Adı gerçekten “Taşoluk” olurdu.
Senaryosu gerçek, sahnesi sert, finali halkın yazdığı bir film.
Yorumlar
Kalan Karakter: